Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS


Bilişsel Psikoloji

1960’lardan sonra ortaya çıkan bilişsel (cognitive) psikoloji, algılama, bellek ve düşünme gibi zihinsel süreçleri inceler; bireyin kendini ve fiziksel-toplumsal çevreyi algılama biçimi, inançları ve tutumları üzerinde durur (Kültürel farklılıkların davranış üzerine etkisi gibi).

Bilişsel Yaklaşım

Bilim ve biliş (cognition) olguları hep insanın ilgisini çekmiş, değişik yaklaşımların konusu olmuştur. Bilgi edinme ve bilinçli duruma gelme sürecinin öğrenme, davranış üzerindeki etkileri psikolojinin konusunu oluşturur. Çağdaş biliş anlayışında iki yaklaşım göze çarpar. Bunlardan biri Bilgi işlemi yaklaşımdır. Bunda düşünceyi ve usavurma (akıl yürütme) süreçlerini açıklamak amaçtır. Bu yaklaşım insan zihnini çeşitli programlara göre bilgi edinmek, bilgiyi işlemek, depolamak ve kullanmak üzere tasarlanmış gelişkin bir bilgisayar sistemi olarak ele alır. Diğer yaklaşım Jean Piaget'nin çalışmalarına dayanan yaklaşımdır. Gelişme psikolojisi alanındaki çalışmaları ile tanınan Piaget, çocuğun yetişkinliğe değin bir dizi zihinsel gelişim evrelerinden geçtiğini savunmuştur. Piaget, çocukta dört gelişim evresi saptamıştır. Piaget'nin gelişme ile ilgili görüşleri eğitim anlayışında değişiklikler getirmiştir. Belli kavramların özümlenebilmesi için zihinsel gelişmede belli aşamaların tamamlanmış olmasının gereği anlaşılmıştır. Öğretmenin görevi çocuğa yalnızca bilgi aktarmak değil, ona dünyayı keşfetmesinde rehberlik etmektir. ABD'li psikolog ve eğitimci Jerame S. Bruner, küçük çocuklarda algı, öğrenme, bellek gibi biliş biçimleri konularındaki çalışmaları ile eğitim anlayışında etkili olmuştur. Çalışmaları, ders programlarının yeniden düzenlenmesini sağlamıştır. Bruner'e göre; bütün çocuklarda doğal bir merak ve değişik konulara ilgi vardır. Hangi gelişim amacında olursa olsun her çocuğa uygun biçimde verilmesi koşuluyla her konuyu öğretmek mümkündür.

Psikolojide bilişsel teori, davranışların açıklanmasında düşünce, beklenti, tutum, şema, prototip, temsil, atıf ve benzeri içsel süreçleri temel alan teorik bir perspektiftir. Bu yaklaşımın temel anlayışına göre insanlar çevrelerinde karşılaştıkları uyaranların algılanmasında ve yorumlanmasında aktiftirler.

Bu başlık altında, birbirinden az çok farklı çeşitli model ve yaklaşımlar yer almaktadır. Bunlar arasında en önemlileri geştalt teori, fenomenoloji, alan teorisi, bilgi-işlem teorisi olarak belirtilebilir.

Bilişsel yaklaşım, bireylerin benzer uyaranlar karşısında farklı tepkilerini anlamamızı sağlamaktadır. Örneğin bir sınavdan aynı notu alan iki öğrenciden birinin hoşnut olması, diğerinin olmaması, notu veya uyaranın objektif özelliklerini dikkate alan yaklaşımlara göre anlaşılmaz bir tepki gibi görünmektedir; ancak bu olgu, sınav notunun bireyler tarafından algılanmasını ve sınavın bireyler için anlamını öne çıkaran bilişsel yaklaşım çerçevesinde rahatlıkla açıklanabilmektedir.
BİLİŞSEL GELİŞİM Nedir?
Jean Piaget'e göre bilişsel gelişim
Bu konu, “Psikoloji Bilimi”nde en önemli kuramlardan birisini ifade etmektedir.
Jean Piaget’in “Zihin Gelişimi Kuramı” son derece önemli ve bence her eğitimli ve sorumluluk sahibi kimsenin bilmesi ve özümsemesi gereken kuramlardan birisidir. O yüzden bu yazımı biraz ayrıntılı ve uzun yazacağım. Yararlı olmasını umuyorum… Ve umarım ki sonuna kadar okumaya özen gösterirsiniz. Ek bilgi açısından Örütbağ/İnternette arama yapmanızı ve anlaşılmayan noktaları sormanızı tavsiye ederim.
KAVRAMLARI
ZEKA: Zeka’nın tanımı kesin olmamakla birlikte J. Piaget’e göre: Çevreye Uyum Yapabilme Yeteneğidir. Piaget’in bu tanımı yapması, Zeka kuramlarının gelişimi açısında bir milat olmuş gibidir. Çünkü bu tanım ile Zeka’nın ne olduğu ile ilgili ortak ve üzerinden gidilebilir bir tanım yapılmış oluyordu. Temel olarak bir kimse, içinde bulunduğu ortama ne kadar kısa sürede uyum yapabiliyorsa, o kadar zekidir. Ancak bu “Sosyal Ortam” olarak algılanmamalıdır sadece.
ÖRGÜTLEME: İnsan doğuştan iki temel eğilim getirmektedir: Örgütleme ve Uyum Sağlama. Örgütleme; süreçleri, dizgeli/sistematik ve tutarlı hale getirme, bu amaçla birleştirme ve eş işlev/koordinasyon sağlama, fikir ve eylemleri birleştirme eğilimidir. Edindiğimiz bilgileri birbirleriyle tutarlı bütünler haline getirmektir. En önemli özelliği: Mevcut Bilgilerimizle Örgütlenmeyen Bilgilerin Unutmaya Maruz Kaldığıdır.
UYUM SAĞLAMA: İki alt işlevi vardır;
Şema: Örgütlenmiş davranış veya düşünce örüntüsüdür. Yeni gelen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir. Bir insanın doğumunda sahip olduğu ilk şemalar refleksif nitelikli şemalardır: emme vs… Mesela bebeğin dudağına dokunduğunuzda, emme refleksi verecektir. Bebeklerin buldukları nesneleri ağızlarına götürmeleri bu yüzdendir. Bu şemaların yerini zamanla “Öğrenilen Şema”lar alır. Mesela bebek önceleri çıngırağı ağzına götürürken, sonraları kulağının işittiği sesler daha ilgi çekici gelecektir ve duyma duyusu ile çıngırağı ağzına götürmek yerine sallayacaktır. Böylelikle “salllamak” şeması edinmiş olacaktır. Bu şekildeki gelişimler sonucunda şöyle bir örnek vermek yerindedir: Bir çocuk, ilk defa bir inek gördüğünde “Aa köpek” diyecektir. Çünkü inek dört ayaklı ve ıslak burunludur ve çocuğun kafasındaki “Köpek Şeması”na uymaktadır. Daha sonra yaşantılarla Köpek ile İnek’i ayırt edebilir, “İnek Şeması”nı edinebilir.
Özümleme (Asimilasyon): Bireyin kendisinde var olan Bilişsel Şemalarda çevresine uyumunu sağlayan bilişsel süreçtir. Çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı ya da nesneyi, kendisinde bulunan şemalara uydurmasıdır. Yukarıdaki örnekte; çocuğun İnek’i “Köpek” olarak adlandırması yani İnek’i “Köpek” şemasına yerleştirmesi “Özümleme”dir.
Uyumsama, Uyum (Akamodasyon-Düzenleme/Yerleştirme): Önceki şemalar, yeni karşılaşılan nesneyi yada olayı açıklamakta yetersiz kalırsa, var olan şema değiştirilecek ve yenisi edinilecektir. İnek’i “Köpek” olarak adlandıran çocuk, bir süre sonra onun havlamayıp “Möö” sesi çıkardığını, daha büyük olduğunu ve köpeklerden farklı olarak “Süt Verdiğini” fark edecek ve “İnek” şeması edinecektir. Yani var olan bir nesneye uyum sağlamış olacaktır.
DENGELENME: Piaget’in bence en önemli tanımı budur. Ve öncelikle üzerinde durmak gerekir. Bireyin zihnindeki “Şemalar” ve “Bilgiler” bir “Dengelenme” süreci içersindedir. Dengelenme “Örgütleme” işlevinin bir uzantısıdır. Bütünlüğün tutarlı olmasını ifade eder. Birey yeni karşılaştığı durum ile eski yaşantıları arasında bir denge arayışı içersindedir. Şu şekilde bir formül sunulursa daha faydalı olur:Denge => Yeni Nesne-Durum/Dengesizlik => Örgütleme/Yeniden Denge = Öğrenme
Buna göre, bir öğrenmenin gerçekleşebilmesi için, “Dengesizlik” şarttır.
“Dengesizlik”in tanımı şu şekilde verilebilir: “Kafam karıştı”, “Biraz düşüneyim”.Eğer birey yeni karşılaştığı durumlarda bu tepkiyi vermiyorsa, bir dengesizlik durumu söz konusu değildir.Diğer bir ifade de şöyle olabilir: “Çok okuduğu için dengesini kaybetti/kafayı sıyırdı”
Böyle bir tanımla karşılaşan bireyler, kendilerinden şüpheye düşmemelidirler. Çünkü “Kafası Karışmak” ya da “Dengeyi Kaybetmek” öğrenme sürecinin temelini oluşturur. Eğer birey, kendisine verilen ya da edindiği bilgilerden dolayı bir “Dengesizlik” veya “Karmaşa” yaşamıyorsa, tam anlamıyla “Öğrenme” gerçekleşmiyor demektir. Bilinç bir “Dengelenme” sürecinde olduğu zaman yeni “Şemalar” ve “Yeni Anlamlandırmalar” yapmaya öykünecektir. Yeteri seviyedeki “Uyarıcılar” sayesinde de “Yeni Öğrenmeleri” tam olarak kavrayabilecektir. Kısaca “Kafası Karışmayan” bir kimse yeni öğrenmeler elde edemez. Ancak şu vardır ki “Uyarıcı Çokluğu” kafa karışıklığına ve “Dengesizliğin” uzun sürmesine neden olmaktadır. Bundan kastımız; bir bilgi ya da nesne örgütlenmeden yani kişi kendisi yeni karşılaştığı durumu, nesneyi, bilgiyi örgütlemeden ve anlamlandırmadan yani kendi şema üretmeden diğer bilgilere (uyarıcılara) yönelirse, yeni edinilen bilgileri de örgütleyemeyecek ve yanlış öğrenecektir ya da kendisine sunulan şemaları yapay olarak kabullenme yoluna gidecektir. Kısaca bireyler yeni edindikleri bilgileri, kendi yaşantıları ile anlamlandırmalı ve:Denge => Dengesizlik => Yeniden Denge (Öğrenme) sürecini kendi örgütlemeleri ile sağlamalıdır.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

0 yorum:

Yorum Gönder