Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS

YAPILANDIRMACILIK – OLUŞTURMACILIK ( CONSTRUCTİVİSM )
Geleneksel anlayışta eğitim, öğretmen merkezli olarak sürdürülür. Öğretmen öğrenci- bilgi üçgeninde, öğretmen bilgiyi aktaran, öğrenci ise bilgiyi alan durumundadır. Bu nedenle geleneksel anlayış bilginin oluşmasında öğrenciye aktif bir rol vermez.
Geleneksel eğitim anlayışını biçimlendiren felsefe pozitivizimdir. Pozitivist felsefe, bilginin nesnel olduğunu benimsemiş, kişinin dışında olduğunu ve keşfedilerek ortaya çıkarıldığını savunmuştur. Bu felsefenin yönlendirdiği eğitim anlayışında, nesnel olduğu kabul edilen bilgi, kitaplara yerleştirilmiştir. Bu bilginin öğrencilere aktarılması gerekir.
Yaygınlık kazanan yeni paradigma, bilginin keşfedildiğini, yorumlandığını; ortaya çıkarıldığını oluşturulduğunu yani kişi tarafından yapılandırıldığını savunmaktadır. Bu anlayışta bilgi kişinin dışında değildir. Kişinin bilgisi o kişiye aittir. Ona ait izler taşır. Bu nedenle özneldir. Bilgi kişinin kendi deneyimleri, gözlemleri, yorumları ve mantıksal düşünceleri sonucu oluşur.
Yapılandırmacılık, bilginin doğasına ilişkin yeni görüşleri, öğrenme ve öğretme sürecine yansıtmıştır.Bu açıdan yapılandırmacılık, felsefedeki pozitivizim sonrası oluşan yeni bakış açısının, öğrenme kuramlarına ayarlanmasıdır. Felsefedeki öznel gerçeklik üzerine kurulan bu eğitim anlayışı “yapılandırmacılık” veya “oluşturmacılık” olarak adlandırılmaktadır.
Yapılandırmacılık, öğrenenin, bilgiyi bireysel ve sosyal olarak kendisinin oluşturduğunu kabul eder. Yapılandırmacı görüş, üretici öğrenme, keşfederek öğrenme ve duruma bağlı öğrenme gibi teorilerin bir araya gelmesiyle oluşan bir görüştür. Bu görüşler arasındaki ortak nokta, bireylerin bilgiyi aynen almaları yerine, kendi bilgilerini yeniden oluşturmalarıdır.
Yapılandırmacılıkta vurgu, öğreticiden ziyade öğrenen üzerindedir. Objelerle ve olaylarla etkileşen, öğrenendir ve böylelikle öğrenen bu objeler veya olayların sahip olduğu özelliklerin bir anlayışını kazanır. Öğrenen kendi kavramsallaştırdıklarını ve problemlerin çözümlerini yapılandırır.Öğrenciler kendilerinde var olan bilgiyle beraber yeni bilgiyi kendi öznel durumlarına uyarlayarak öğrenirler.”Aktif öğrenme” yapılandırıcı öğrenmenin en temel noktalarından biridir.
YAPILANDIRMACILIK NEDİR ?
Bu terim bilginin öğrenci tarafından yapılandırılmasını ifade eder. Her öğrenci öğrenirken, anlamı, bireysel ve sosyal olarak yapılandırır. Esasen öğrenme dediğimiz şey, bu anlamlandırma yada anlam yapılandırma sürecidir.
YAPILANDIRMACILIĞIN FELSEFİ TEMELLERİ
Öğrenme felsefesi olarak yapılandırmacılık 18. yüzyılda insanların kendi kendilerine ne yapılandırırlarsa onu anlayabildiklerini söyleyen felsefeci Giambatista Vico’ nun çalışmalarına kadar uzanır. Giambatista Vico 1710’ da “ bir şeyi bilen onu açıklayabilendir” ifadesini kullanmıştır.Immanuel Kant daha sonraları bu fikri geliştirerek, bilgiyi almada insan oğlunun pasif olmadığını ifade etmiştir. Öğrenci bilgiyi aktif olarak alır, bunu daha önceki bilgilerle ilişkilendirir ve onu kendi yorumu ile kurarak kendisinin yapar.

YAPILANDIRMACILIK EĞİTİM DURUMLARINI YENİDEN DÜZENLER
Bilgi ve bilmenin doğasına ilişkin bildiklerimiz, eğitim durumlarını düzenlememiz için bir temel sağalar. Eğer öğrencilerin pasif olarak bilgiyi aldıklarına inanırsak öğretimde öncelik, bilginin aktarımında olacaktır. Eğer öğrencilerin bilgiyi alırken kendi bilgisini de ürettiğini düşünürsek anlama ve anlam geliştirme üzerine odaklanırız.
Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı, geleneksel eğitim anlayışından radikal bir şekilde ayrılmaktadır. Bu yaklaşımda amaç, kişinin bilgiyi özümsemede aktif rol alarak onu kendi zihinsel şemalarında yerli yerine oturtabilmesidir.
Öğrencinin okuldan aldığı bilgileri gerçek hayata uyarlayabilmesi, bir takım bilgi parçalarını ezberlemesinden daha değerlidir. Yapılandırmacı yaklaşım, öğretmenlerin öğretim programlarını sabit, değişmeyen yapılar, kendilerini de bilginin yegane kaynağı görmeleri yerine hem öğretim programlarını hem ders işleme yöntemlerini sürekli analiz etmeleri gerekir.
YAPILANDIRMACI YAKLAŞIMIN TEMEL ÖZELLİKLERİ
Yapılandırmacı teori: dışarıda bir yerde öğrenenden bağımsız bir bilgi olmadığını, sadece öğrenirken kendi kendimize yapılandırdığımız bilginin var olduğunu savunur.Eğer bilginin dışarıda var olan gerçek dünya ile ilgili öğrenmeyi içerdiğine inanırsak o zaman dünyayı anlamaya çalışır, onu mümkün olan en rasyonel yolla düzenler ve öğretmenler olarak öğrencilere sunarız.
Eğitimde amaç her zaman öğrenciden bağımsız olan dünya yapısını öğrencilere açıklamaktır. Eğitimciler dünyayı anlamaları için öğrencilere yardım eder. Ancak genellikle onların kendi dünyalarını oluşturmalarına izin vermezler.
Yapılandırmacı teori eğitimcilerin dikkatlerini öğretilenlerden alıp, yapıyı açıklamak için kendi modellerini oluşturma sürecindeki öğrencilere vermesini vurgular. Yapılandırmacı öğrenmenin temel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
 Öğretme değil öğrenme ön plandadır.
 Öğrencinin özerkliği ve girişimciliği cesaretlendirilir.
 Öğrencide öğrenme iste ve amacı yaratmak önemlidir.
 Öğrenci bilgiyi sorgulamalıdır.
 Öğrenmede yaşantı önemli yer tutar.
 Öğrencinin doğal merakı desteklenmelidir.
 Öğrenme öğrencinin zihinsel modeli üzerine kurulur.
 Öğretmen öğrencinin sadece Ne öğrendiği ile değil, Nasıl öğrendiği ile ilgilenmelidir.
 Öğrenmenin içinde oluşturduğu bağlam önemlidir.
 Öğrenmede tahmin etme, yaratma ve analiz önemli yer tutar.
BİLİŞSEL YAPILANDIRMACILIK
Bilişsel yapılandırmacılar, bilginin nasıl oluşturulduğunu açıklamada Piaget’in teorisini kullanırlar.Öğrenme, Piaget’in öne sürdüğü ; özümleme, uyma ve denge kavramları ile açıklanır.
Piaget, bilginin bireyin çevresiyle aktif olarak etkileşimi sırasında ortaya çıktığını varsayar. Piaget bu yaklaşımını özümleme, uyma ve dengeleme süreçleri ile açıklamaktadır. Bu açıklamaya göre birey, karşılaştığı yeni durumu eski bilgi ve deneyimi yardımıyla tanımaya yani özümlemeye çalışır. Eski bilgilerinin yeterli olmadığını fark ettiğinde zihninde yeni bir kavram yaratarak yeni duruma uyum sağlar. Bu durumda zihninde yeni duruma karşılık gelen yeni bir kavram oluşturulmuştur. Böylece yeni bir durumla karşılaştığında bozulan denge yeniden sağlanmış olur.
Önce sehpayı gören çocuk masa ile karşılaştığında önce onu zihnindeki sehpa ile karşılaştıracak ancak tam olarak sehpaya da benzemediğini fark ettiğinde bir dengesizlik yaşayacaktır. Karşılaştığı yeni nesneyi, sehpa ile benzerlik ve ayrılıklarına dikkat ederek, anlamaya yani özümsemeye çalışır.Zihninde masa kavramı oluştuğunda uyma durumu gerçekleşir.Her iki kavramı uygun nesneler için kullanmaya başladığında zihin yeni bir denge durumuna geçmiş olur.
Bilişsel yapılandırmacı yaklaşımda, referans noktası, kişinin o ana kadar sahip olduğu bilgiler ve bu bilgilerin oluşturduğu bilişsel yapıdır.Bu bilişsel yapı dengededir. Kişi, yeni bilgiyi bu bilişsel yapısını kullanarak anlamlandırır.Eğer kişi yeni bilgiyi önceki bilgileriyle çelişmeden ilişkilendirebiliyorsa, mevcut bilişsel yapısının içine özümler. Bu durum o kişi için yeni bir denge durumudur.
Eğer yeni bilgi, kişinin önceki bilişsel yapısıyla çelişiyorsa veya yetersiz kalıyorsa kişi yeni bilgiyi var olan bilişsel yapısının içinde özümleyemeyecektir. Bu durumda kişi, bir bilişsel dengesizlik yaşar. Yeni bilgiyi bilişsel yapısına özümleyebilmek için bilişsel yapısında bir düzenlenmeye gitmek zorunda kalır. Bu düzenlenmeyi zihninde yeni bir kavram yaratarak gerçekleştirir. Yeni durum bireyi tekrar yeni bir bilişsel dengeye ulaştırır.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

0 yorum:

Yorum Gönder