Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS

Öğretim Tasarımı Nedir?

Belirli bir ders, kurs, vb. için; belirli bir öğrenci grubu için, öğrenme ve öğretime ilişkin ilkelerden yararlanılarak sistemli bir biçimde öğretim materyalleriyle öğretimin planlaması olarak tarif edilebilir.
Öğrenme öğretme sürecinin niteliğini artırabilmek amacıyla, öğrenme kuramları ve öğretim teknolojisinden yararlanılarak, öğrenme sürecinde yer alan öğelerin sistematik olarak geliştirilmesidir.
Öğretim Tasarımının Tarihsel Gelişimi
İlk Dönem (1920-1940)
Medya olarak görünen Öğretim Teknolojisi
1960 ve 1970’ler
Süreç olarak görünen Öğretim Teknolojisi
1990’lar
Süreç olmanın ötesinde görülen Öğretim Teknolojisi
Yeni Dönem (1990 sonları)
Medya, Sistematik Öğretim Tasarımı ve Performans Teknolojisinin rolünü kabul etme
1950’li Yıllarda Eğitim Alanındaki Gelişmeler
1-R.Miller- İş ve Analiz Yöntemi-1953

Ayrıntılı görev analizi yöntemini geliştirdi İş analizi Bir işin yapılmasındaki tüm işlemlerin adım adım aşamalı olarak belirlenmesi gerektiğini vurguladı.

2-Skinner- Öğretim Bilimi ve Analizi-1954
Skinner Kimdir?(1904-1990)

Amerikalı psikologdur. 1904 senesinde, Pennsylvania'da doğmuş ve yüksekokula gidene kadar burada yaşamıştır.
Burrhus Frederic Skinner, günümüze yakın dönemlerinde yaşamış olan bir psikolog ve psikolojinin son dönemde yaptığı atılımın baş mimarlarından birisidir.
"Psychology Today" (Bugünde Psikoloji) isimli psikoloji dergisi, Skinner'ı psikolojiye en önemli katkıları yapan bir psikolog olarak tanımlamıştır. (1967, Eylül Sayısı)
Skinner, 1950'li yıllardan sonra Amerika'nın en önemli psikologlarından birisi oldu. Davranışçı psikoloji ekolünü kendisine en uygun ekol olarak gören Skinner, toplumların davranışsal kontrolü için özgün bir program geliştirdi; bebeklerin bakımı için otomatik bir bebek karyolası tasarladı ve davranış değişikliği tekniklerinin geniş ölçekli kullanımı için çok çaba sarf etti.
Skinner 1989 yılında hastalanmış ve doktorlar tarafından kendisine lösemi teşhisi konulmuştur. Bunu öğrendikten sonra bile bilimsel çalışmalarını ara vermeksizin sürdüren Skinner, ölmeden saatler önce bile yazmaya devam etmiş ve "Psikoloji Bir Zihin Bilimi Olabilir mi?" isimli makalesini tamamlayamadan 1990 yılında hayata veda etmiştir.
Programlı Öğretim: Temelinde öğretimin bireyselleştirilmesi vardır. Skinner Programlı öğretimin kurucusudur. Programlı öğretim Skinner’in pekiştirme ile ilgili ilkelerinden hareketle ortaya çıkmış bireysel öğretim tekniğidir. Skinner yaptığı öğrenme deneylerinde ödülü “pekiştirici” olarak kullanmıştır. Skinner’e göre öğretim tesadüfi olmamalıdır.
Skinner’in pekiştirme ilkeleri şunlardır:
a) Küçük adımlar ilkesi: Bilgi üniteleri, adım adım öğrenciyi ilerlemeye yöneltecek bir şekilde düzenlenmelidir. Bu adımlar bir ünitenin öğrenilecek en küçük birimini oluşturmalıdır.

b) Etkin Katılım İlkesi: Her bilgi ünitesi bir ilerleme aşaması oluşturmaktadır. Bu aşamada bir alıştırma veya bir soru bulunmaktadır. Soru, verilen bilginin kazanılıp, kazanılmadığını yoklamadan başka bilgiyi edinmede ve özümlemede de bir araç olmaktadır. Böylece soru bir işlemi, bir eylemi başlatmakta yani öğrenme olayını sağlamaktadır. Öğrenme işiöğrencinin kendisi tarafından yapılmaktadır. Böylece öğrencinin etkin katılımı sağlanmaktadır.

c) Başarı ilkesi: Öğrenciler hep başarmak zorundadır. Sorular da öğrencilerin başarabileceği güçlük düzeyinde olmalıdır. Güçlüğü aşmak bir sonraki öğrenmeler için gerekli olan güdüyü oluşturmaktır.

d) Anında düzeltme ilkesi: Öğrenci soruyu cevapladıktan sonra doğru cevapla karşılaştırmakta böylece kendi kendini kontrol etmekte ve düzeltme de hemen yapılmış olmaktadır. Anında kontrol pekiştirmenin temel öğesidir.

e) Dereceli ilerleme ilkesi: İlerleme, aşamalı ve mantıklı olmalıdır. Yapılacak işlemlerin düzeyi basitten karmaşığa, bilinenden bilinmeyene, kolaydan zora doğru olmalıdır.

f) Bireysel hız ilkesi: Öğrenci, zamanı kendine uygun olarak ayarlamaktadır. Başarısızlık veya sınıfta kalma söz konusu değildir. Böylece sınıf ortamında öğrenciler arasında düzey farklılığının yarattığı olumsuzluklar da ortadan kaldırılmak istenmektedir. Sınıf geçmede belirli süre kuralı da geçersiz olmaktadır.

Programlı öğretimde; programlı öğretime göre hazırlanmış kitaplar, programlı öğretim makinaları ve bilgisayarlar kullanılmaktadır. Ülkemizde uygulanmakta olan Açıköğretim Fakültesi ders kitapları ve ilkokullarda kullanılan doldurmalı alıştırma kitapları programlı öğretime uygun yazılmış kitaplara örnek olarak verilebilir. Yine bazı bilgisayar programları da programlı öğretimde kullanılmaktadır.
3.Bloom Taksonomisi-1950’lerde
Chicago Üniversitesi profesörü, Benjamin Bloom ünlü “Eğitsel Hedeflerin Taksonomisi“ çalışmasını 1956 yılında açıklamıştır.
Bloom’un saptadığı bilişsel alanın 6 aşaması geçtiğimiz kırk yıl boyunca öğretimde öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerini geliştirmek ve teşvik etmek için kullanılmaktadır.
Bilgi
Bilginin hatırlanması ya da anlaşılması. Gösterilen eşyaların isimlerini söylemek, bir kavramı tanımlamak, bir nesne ya da olgu ile ilgili bazı özellikleri görünce tanımak.
Kavrama
Anlama, çevirme, başka sözcüklerle anlatma, yorumlama ya da diğer biçimdekimateryallere dönüştürme yeteneği.İki nesneyi/olayı karşılaştırma, bir kavramı kendi kelimelerini kullanarak tanımlama, özetleme, orijinal bir örnek verme.
Uygulama
Bilgiyi kullanma ve bilgiyi bir ortamdan diğerine transfer etme yeteneği (Öğrenilmiş
bilgiyi yeni durumlarda kullanma). Bir matematik problemini çözmek, önerilen bir iş planının sonuçlarını tahmin etmek.
Analiz
Ayrıntıları saptama ve bir durumun ya da bilginin parçalarını ayrıştırma ve bulma
yeteneği.İlke ve genellemeleri tanıma gibi davranışları içerir.
Sentez
Büyük resmi oluşturmak için parçaları birleştirme yeteneği. Öğrencinin bir problemle ilgili öğeleri düzenlemesi, farklı kaynaklardan bilgileri kullanarak kendine özgü bir ürün geliştirmesi davranışlarını kapsar.
Değerlendirme
Bir değeri ya da bilgiyi uygun kriterler kullanarak sorgulama yeteneği, belirli bir
görüş ya da öneriyi eleştirmek ya da savunmak gbi davranışları içerir.


4- Glaser Temel Öğretme Modeli
Glaser’in bu modeli her türlü öğrenme için geçerli olmak üzere hazırlanmıştır. Glaser’in modeline hem davranışçı hem de bilişsel yaklaşım hakimdir. Glaser bu modeli geliştirirken bilgiyi işleme kuramından etkilenmiştir. Ona göre bilgiler verilirken basitten karmaşığa doğru düzenlenmelidir.

Glaser’e göre çok önemli bir nokta da öğrencilere öğrenmeyi öğretmektir. Böylece öğrenciler yetkinlik kazandıklarında öğretmenden bağımsız olarak problem çözebilirler. Glaser, öğretme-öğrenme ortamında pekiştireçlere de çok önem vermektedir. Glaser’e göre pekiştireçler hem dıştan verilmeli hem de içsel pekiştireçlerin önemine dikkat çekilmelidir.

Temel öğretim modeli, öğretim sürecini dört temel unsura ayırmaktadır.
Bunlar :
1) ÖĞRETİM HEDEFLERİ : Temel öğretim modelinin ilk unsuru öğretim hedefleridir. Öğretim hedefleri, öğretme-öğrenim sürecinin sonunda öğrencilere kazandırılmak istenen özellikleri ifade eder.

2) GİRİŞ DAVRANIŞLARI: Modelin ikinci unsuru giriş davranışlarıdır. GLASER’e göre öğretimin öğrenciler için etkin bir biçimde düzenlenebilmesi, öğretim sürecinin başında öğrencilerin öğretilmek istenen beceri ile ilgili sahip oldukları giriş davranışlarının belirlenmesine bağlıdır. Giriş davranışları dendiğinde bireyin beceri ile ilgili olarak gelişmiş yada gelişmemiş yönleri, gelişim özellikleri, eğitim ihtiyaçları, kültürel özgeçmişi, ilgileri ve yetenekleri anlaşılır.

3) ÖĞRETİM İŞLEMLERİ: Modelin üçüncü unsuru öğretim işlemleridir. Glaser’e göre öğretim hedeflerine ulaşmak için öğretim yöntem ve tekniklerinin, araç ve gereçlerinin öğretim uygulamalarının, öğretim yaşantılarının iyi düzenlenmesi gerekir.

4) DEĞERLENDİRME: Modelin son öğesi değerlendirmedir. Değerlendirmeyle öğretimin kısa ve uzun vadede etkisi ölçülmektedir. Sürecin sonunda öğrenmenin ne düzeyde gerçekleştiği açığa çıkarılır.


Glasser Modeli
Glasser modeli, “gerçekçi terapi” yi iyi bir disiplin yöntemi olarak önermektedir. Gerçekçi terapi, bireyi gerçek hayat şartlarında ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sorumluluk sahibi olma yönünde destekleyerek gerçeğe yönlendiren bir rehberlik etkinliğidir.
Glasser, öğrencilerin mantıklı varlıklar olduğuna, isterlerse davranışlarını kontrol edebileceklerine inanır. Öğrenciler, kötü seçenekler yerine iyi seçeneklere yönelmede sık sık desteklenmelidir. Gerçek hayattaki ihtiyaçlarını karşılamaları açısından sorumluluk taşımaları için onlara rehberlik edilmesi gerekir. Öğrencinin uygun tercihler yapmasında rehberlik, öğretmenin görevidir. Glasser’e göre kurallar gereklidir ve uygulanmalıdır. Her öğrenci davranışını, daima uygun bir karşılık izlemeli, hatalı davranış için hiçbir özür kabul edilmemelidir. Önceki yaşantılar ve yetersiz hazır bulunuşluk, yetersiz davranışı kabul edilebilir hale getirmez. Öğrenci sorumluluğu sürekli vurgulanmalı, öğrenciler davranışları ile ilgili sürekli bilinçlendirilmeli ve değer yargıları oluşturmaları sağlanmalıdır.
Glasser, problemlerin ortaya çıkarılmasında sınıf toplantılarının kullanılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu toplantılarda öğrenciler, birbirine yakın oturarak küçük bir daire oluştururlar, problemleri ve çözüm yollarını tartışırlar. Burada öğretmenin rolü, arka planda kalmak ve görüşlerini nadiren ortaya koymaktır. Sınıf kuralları ve uyulup uyulmadığında verilecek karşılıklar, bütün öğrencilerin bu davranışları takip etmesi beklenerek, bu toplantılarda geliştirilmelidir. Kurallar değişik durumlara uyumlarını kolaylaştırmak açısından esnek ve gelecek toplantılarda değiştirilmeye açık olmalıdır.

5-Gagne- Eğitim Durumları-1965

Gagne Kimdir?
Robert Gagne en çok kendisine ait olan Öğretimin Dokuz Durumu ile tanınır. 1916 yılında Kuzey Andover, Massachusetts’te doğdu. 1937 de Yale Üniversitesinden A.B(Edebiyat Fakültesi) kazandı. 1940 da Brown Üniversitesi Psikoloji bölümünden Profesör Dr. unvanını aldıktan sonra Pensilvanya Devlet Üniversitesinin Connecticut Kız Kolejinde Öğretim Görelisi olarak çalıştı.

Onlarca yıl eğitim ve öğretim tasarımı alanlarına katkıda bulundu. Gagne öğrenme teorisi ile ilgili birçok kitap yazdı, bunların içinde en çok bilineni ise Öğretim Durumları kitabıdır.


Gagne’nin öğrenmenin zihinsel durumlarını açıklayan kitabı “Öğretim Durumları” ilk olarak 1965’de yayımlandı. Bu kitap bilgiyi işleme modelinin, yetişkin bireylere çeşitli uyarıcılar sunulduğunda meydana gelen zihinsel olayları temel almıştır. Gagne, öğrenme durumları ile ilişki kuran ve tarif eden öğretim durumları diye adlandırdığı dokuz adımlık bir süreci ortaya çıkarmıştır.

Öğrenme Hiyerarşisi

Gagne'nin öğrenme-öğretme sürecinin anlaşılmasına yardımcı olan en önemli katkılardan biri, öğrenme ürünlerini analiz ederek yeni bir sınıflama ge­liştirmesi ve bu sınıflama ile öğrenmede davranışlar arasındaki önkoşul ilişki­lerini belirlemeye çalışmasıdır. Gagne öğrenme-öğretme süreci sonucunda kazanılan davranışları beş kategoride toplamıştır. Bunlar: 1. Zihinsel beceriler, 2. Sözel Bilgiler, 3. Psiko-motor beceriler, 4. Tutumlar, 5. Bilişsel stratejilerdir (bu öğrenme ürünleri ve öğretimi ünite 8'de kapsamlı olarak açıklanmaktadır).

Gagne'ye göre, okul öğrenmelerinde en önemli yeri zihinsel beceriler tutar. Öğretim hayatımızda farklı karmaşıklık düzeyinde beceriler öğreniriz. Örneğin okuma yazma eğitimi sırasında öğrencinin b ve d harflerini ayırt etmesi için gerekli olan beceri ile, kendi başına bir cümle ve paragraf yazma becerileri arasında önemli farklılıklar vardır.

Gagne bu becerileri basitten karmaşığa doğru sınıflamıştır. Gagne'ye göre öğrenilmesi için farklı içsel ve dışsal koşullar gerektiren sekiz öğrenme türü.vardır. Bunlar basitten karmaşığa doğru, 1. İşaret öğrenme, 2. Uyarıcı davranış bağını öğrenme, 3. Motor zincirleri öğrenme, 4. Sözel zincirleri öğ­renme, ö.Ayırt etmeyi öğrenme, 6. Kavram öğrenme, 7. İlke öğrenme ve 8. Problem çözmedir.

Bu öğrenmelerden ilk beşi, davranışçı kuramcılar tarafından açıklanan öğrenmelerdir. İşaret öğrenme "klasik koşullanma", uyarıcı davranım bağı ile motor ve sözel zincirlerin öğrenilmesi ve ayırt etme ise "edimsel koşullanma" ile açıklanmaktadır. Ancak Gagne daha sonraki yıllarda son dört öğrenme türü üzerinde durmuştur.
1-Problem Çözme
2-İlke Öğrenme
3-Kavram Öğrenme
4-Ayırt Etmeyi Öğrenme

Gagne'ye göre öğrenme türleri ve aralarındaki aşamalıhk ilişkisi

Gagne'ye göre okul öğrenmelerinde en çok kullanılan öğrenme türleri ayırt etme, kavram öğrenme, ilke öğrenme ve problem çözmedir. Eğitimin en önemli amacı ise öğrencilerde problem çözme davranışlarını geliştirmektir. Bu dört öğrenme biçimi arasında sıkı aşamalılık ilişkisi vardır. Örneğin kavram öğrenmek için ayırt edebilmek, ilke öğrenmek için ilkeyle ilgili kavramları, prob­lem çözmek için ise problemle ilgili ilke ve kavramları bilmek gerekmektedir. Öğrenme türleri ve aralarındaki aşamalılık ilişkisi yukarıdaki şemada gösteril­mektedir.

Erden'in (1984) ilkokul 1, 2, ve 3. sınıf öğrencilerinin dört işleme dayalı problem çözme davranışlarını incelediği araştırmasının sonuçları da Gagne'nin bu görüşlerini destekler niteliktedir. Bu araştırmada , öğrencilerin dört işleme dayalı problemleri çözebilmeleri için, önce problemde verilen ile is­teneni ayırt etmeleri (ayırt etmeyi öğrenme), sonra problemde kullanılan iş­lemlerle ilgili kavramları (kavram öğrenme) ve problemin çözümünde kullanıla­cak ilkeleri bilmeleri gerektiği belirlenmiştir.

Öğretim Durumları

Gagne bilgiyi işleme kuramının temel öğelerini göz önünde bulundura­rak, eğitim durumlarının düzenlenmesinde öğretmenlere rehberlik edecek 8 aşama belirlemiştir. Öğrenme için gerekli süreçler ve bu süreçlere denk gelen öğretim durumları aşağıdaki şekilde gösterilmektedir. Aşağıda bu aşamalartek tek kısaca açıklanmaktadır.



ÖĞRENME SÜREÇLERİ ÖĞRETİM DURUMLARI
Dikkat 1. Dikkat çekme
Beklenti 2. Öğrenciye hedefler hakkında bilgi verme
Çalışan bellek 3. Ön bilgilerin hatırlatılması için hatırlatma
Seçici algı 4. Uyarıcı materyalin sunulması

Uzun süreli belleğe kodlama 5. Öğrenciye rehberlik etme
Tepkide bulunma 6. Davranışı ortaya çıkarma

Pekiştireç 7. Dönüt-düzeltme verme
Hatırlama 8. Kalıcılığı ve transferi sağlama


1. Dikkat çekme: Öğretimin hedefler doğrultusunda gerçekleşmesi için, öncelikle öğrencinin dikkatinin öğretilecek materyale çekilmesi gerekir. Öğret­men bu amaçla birçok görsel (resim, film, tablo, harita vb. ) ve sözel (fıkra, günlük yaşantıdan seçilecek bir örnek vb.) uyarıcıdan yararlanabilir.
2. Öğrenciyi dersin hedeflerinden haberdar etme: Öğretime başla­madan önce öğrenciye ne öğreneceğini duyurmak, onun öğrenmeye hazır­lanmasını sağlar ve seçici algısını yönlendirir. Dersin başında ne öğrenece­ğini ya da kendisinden ne beklendiğini bilen öğrenci, ders sırasında verilen uyarıcılardan hangilerinin önemli olduğunu daha kolay kavrar, öğretmenin sunduğu uyarıcılardan önemli olanlarını seçerek, kısa ve uzun süreli belleği­ne kodlar.

Öğrencileri hedeften haberdar etme, öğrencilerin merak duygularını uyandırarak güdülenmelerine ve dikkatlerini uyarıcı metaryal üzerinde topla­malarına da yardımcı olabilir.

3. Ön bilgilerin hatırlatılması: Bilgiyi işleme kuramında görüldüğü gibi, kısa süreli bellekteki bilgilerin uzun süreli belleğe anlamlı bir biçimde kodlana-bilmesi için ön bilgilerle ilişkilendirilmesi gerekir. Bu nedenle yeni bir bilgi sunul­madan önce, öğrencinin bu bilgiyle ilişkili ön bilgisinin hatırlatılması gerekir. Böylece öğrenci, yeni gelen bilgiyi uzun süreli belleğine anlamlı ve örgütlü bir biçimde kodlayabilir. Öğrenme daha hızlı ve kolay gerçekleşir.

4. Uyarıcı materyalin sunulması: Öğrenci yukarıda açıklanan işlem­lerle öğrenmeye hazırlandıktan sonra, öğretilmek istenilen davranışlarla ilgili uyarıcılar öğretim ortamına sunulur. Sunuş sırasında çeşitli öğretim yöntem, teknik ve materyallerinden yararlanılabilir. Öğrenci sunulan uyarıcıları, seçe­rek, örgütleyerek, ön bilgileriyle karşılaştırarak, uzun süreli belleğine kodlama-ya çalışır.
5. Öğrenciye yol gösterme: Öğrenme ortamında öğrencilerin yanlış davranışlar kazanmaması ve başarılı olmalarının sağlanması için onlara reh­berlik edilmesi gerekir. Bu amaçla, öğrenciye neyi nereden çalışacağı, öğren­me sırasında nelere dikkat etmesi gerektiği, anlamlı kodlama yapabilmesi için yeni bilgilerin hangi ön öğrenmelerle birleştirileceği konularında ipuçları veril­melidir

6. Davranışı ortaya çıkarma: Her yeni davranış öğretildikten sonra, öğrencilerin bu davranışı ne derece kazandıklarının yoklanması gerekir. Dav­ranışı ortaya çıkarma yazılı ve sözel sorularla gerçekleştirilebilir. Öğrencilerde kazandırılmak istenilen davranış gözlenmezse, öğretim ortamı zenginleştiril­meli, öğrenciye yeni ipuçları verilmelidir.
7. Dönüt - Düzeltme verme: Öğrenci gösterdiği davranışın doğruluğu hakkında bilgi almak ister. Öğrenci gösterdiği davranışın doğru olduğunu bilir­se, davranışı pekişir ve öğrenmeye karşı güdüsü artar. Öğrencinin gösterdiği davranış yanlışsa, bir daha aynı hatayı tekrarlamaması ve yanlış öğrenmeye neden olunmaması için hatanın düzeltilmesi gerekir.
8. Öğrenilenlerin kalıcılığının ve transferin sağlanması: Yeni öğreni­len bilgilerin kalıcı olması ve kolay hatırlanabilmesi için, bilgilerin uzun süreli bellekte iyi bir biçimde örgütlenmesi ve belli aralıklarla tekrar edilmesi gerekir.
Tekrar, öğrenme sırasında yoğun ya da aralıklı olarak yapılabilir. Bilgilerin bellekte iyi örgütlenmesi için de, öğrenilen bilgilerin yeni durumlarda kullanıl­ması sağlanmalıdır. Bu amaçla öğrencilere yeni kazandıkları bilgileri uygula­yabilecekleri problem durumları verilebilir. Böylece hem öğrenme eksikleri far-kedilip giderilebilir, hem de yeni oluşturulan şema güçlenir.

Gagne' nin geliştirdiği öğretim durumları modeli hemen hemen tüm öğ­renmeler için geçerlidir. Bu modelde hem davranışçı hem de bilişsel kuramcı­ların getirdiği önemli ilkelere yer verilmiştir. Bu nedenle oldukça kullanışlı bir modeldir.




















  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS